Fark Etmek

Elbette sorumluluklarımızı birden kenara itemeyiz. Çünkü hayata devam edebilmemiz için gereken elzem şeyi , "para" yı günümüz şartlarında ancak toplumunda "zaruri" olarak algıladığı şeylerden elde edebiliyoruz, maalesef... Ama ruhu asıl besleyen şeyin - ki ruh ayakta olmadan bedenin de bir anlamı olmaz - bu dallardan geçtiğini bilmiyoruz. Ruhumuzu besleyen bu olgulardan uzak , sadece hayati fonksiyonlarını yerine getirmek üzere programlanmış robotlar gibi ömrümüzü geçiriyoruz. Geçici hazları , kalıcı hazlara tercih ediyoruz .


Tam da burada başlıyor yanlışlar , yanılmalar. Çünkü sadece dış görünüş ve genel sorumlulukları önümüze aldığımızda içimizde olan bir parçayı ; ruhu ihmal ediyoruz. Zamanla ruhu körelmiş veya gelişime,değişime açık olmayan kişilere dönüşüyoruz ve bunun farkında değiliz. Aslında bütün zorunlu olarak adlandırdığımız şeylerin de tabanında yatan ve o taban sayesinde üstüne koyduğumuz tuğlaların yıkılmadan durabileceği bir desteği çok da ihtiyacımız yok muşçasına (!) ittirip , temeli sağlam olmayan bir yapıda geçiriyoruz günleri. Hayatın tadını çıkarmadan bekliyoruz bu dünyadan göçmeyi.
Aslında bunları bir lüks olarak görmeyi bırakıp ; aynı yemek yeme , barınma gibi zorunluluklarla beraber ele alsak dünyaya çok farklı bir yerden bakabileceğiz. Örneklemek gerekirse ; bir kitap okuyup , oradaki duyguyu , fikri hissetmek gibi ; bir müzik dinleyip ritimlerinde kaybettiğin o şeyi aramak gibi , sinemada perdenin karşısında büyülenmek gibi , tiyatroda her gittiğin oyunun sadece o an oynandığının ve özel olduğunun, tekrarı olsa da birebirinin mümkün olamayacağı bilincinde olmak gibi...
Mesele bunları fark etmek de zaten.
Yorumlar