Aka Gündüz Kutbay





     

    Merhaba!

    Musiki geçmişi bir hayli derin ve zengin olan bizlerin bu musikiyi belli bir seviyeye getirmiş , onu orada tüm sahip olduğu güzelliklerle muhafaza etmek için var gücüyle çalışmış musikişinaslarımı tanımamız, anmamız son derece ehemmiyetli bir mevzudur. Onları tanımaya gayret gösterince aslında ne kadar haklı bir mücadele vermiş olduğumuzu anlamış oluruz. Onlar dönemlerine yol göstermekle kalmayıp,  sonraki dönemde yaşayacak bizlere gerekli bilgiyi bulabileceğimiz 'o odanın' anahtarını da bırakmayı göz ardı etmemiştir. Musikişinaslarımızı elimden geldiğince ve dilim döndüğünce 'tanıtmaya' çabaladığım burada daha önce sizinle Tanburi Cemil Bey ve  Cinuçen Tanrıkorur'dan bahsetmiştik. Bunu bir gelenek haline getirip devam ediyoruz o vakit. Bu yazımızda bahsedeceğimiz pek değerli ve nev-i şahsına münhasır musikişinas,bugün de aramızdan ayrılışının üstünden tam 41 sene geçmiş neyzen Aka Gündüz Kutbay. Başlayalım o vakit! 



  Aka Gündüz Kutbay 17 Ağustos 1934'te Halıcıoğlu'nda doğmuştur. Babasının adı Mehmet Zeki bey ve annesinin adı Münire Hanımdır. Aka , Özbekçe bir kelime olup mânâsı ise 'ağabey' anlamına geliyor. Aka bey çocukluğunu son derece aktif bir şekilde geçirmiş. Tabiri caizse biraz yaramaz bir çocukmuş. İlkokul hayatına Halıcıoğlu İlkokulu'nda başlamış ve orada tamamlamıştır. Ortaokula ise Eyüp Ortaokulu'nda başlamış. Ortaokul hayatı pek parlak geçmemiş Aka Bey'in. Dersleri pek de iyi olmayan küçük Aka ortaokulun ikinci sınıfından belge almıştır.


   Aka Bey öğrenimini ney ile yapmayı tercih etmiş. Ney üflemeye ilk başladığı andan beri müthiş bir çaba sergilemiş, asla çalışmaktan usanmayıp azimle kendini geliştirmeye devam etmiştir. Gavsi hoca ile meşk ettiği musiki yolculğunun üçüncü yılı ustası ona "Evlat, ben sana bir çift kanat taktım, bundan sonra ister uçar, ister düşersin. Bundan gayrısı sende, sağda solda istifade edeceğin ne kadar musiki faaliyeti varsa onlara devam et" der. 




"... O, neyi sadece bir enstrüman olarak değil, sanki vücudundan bir parçaymışçasına çalar, ona hakim olurdu. Derdini onunla anlatır, hiç tanımadığı insanlarla neyi sayesinde konuşur, onların dertlerine ortak olurdu." 

 

  Gavsi hocanın yanında başlayan musiki yolculuğu Radife Erten'in korosunda devam eder. Yolculuğun devam eden kısmında ise İleri Türk Musikisi Konservatuarı'na girer. Burada aynı zamanda uzun yıllar boyu sürecek bir dostluğun daha doğrusu kardeşliğin ilk adımları atılır. Aka bey burada Cinuçen Tanrıkorur ile tanışır. Cinuçen Bey, Aka Gündüz'ü çok sever, akort ve ritim konusunda ondan destek alırmış hatta ona "Aka'm" diye seslenir imiş. Bu dostluğun ilk adımlarının gölgesinde atılan ilk adımlar ile birlikte Aka Bey koroda başlar görevine. Koroyu ise Laika Karabey yönetiyordur. 

  Yılmadan usanmadan geçen bu zamanda ney onun artık bir uzvu haline gelmiş, vaktinin çoğunu da ney üfleyerek geçirirmiş. Ney ile meşgul olmadığı vakit dilimleri onun için anlamsız hale gelmeye gelmeye çalışmıştır bile. En son konservatuara giden Aka Bey'in şimdiki durağı ise Üsküdar Musiki Cemiyeti 'dir.  Aka Bey daha sonra İstanbul Radyosu sınavlarına girmiş, sonucunda başarılı olup İstanbul Radyosu'nda görevine başlamıştır. Ve bu sınavdan başarılı olunca  'radyo sanatçısı' unvanını almaya hak kazanmıştır. Daha sonra Şeb-i Aruz törenlerinde Neyzen Halil Can'ın vefatından sonra neyzenbaşılık unvanını almıştır. Bu musiki cemiyetinde önemli bir mertebedir.

  Zaman geçer ve eşi Süheyla hanımla tanışır. Bir çocukları olur ve ismini Hakan koyarlar. 



                                  “Renkli Bir Kişilik"

  Aka Gündüz Kutbay. musiki kimliğinin yanı sıra oldukça renkli bir kişilikti. Eşi Süheyla Hanım verdiği bir röportajda şöyle belirtiyor hatta ; " Aka çok yönlü, çok renkli, içi içine sığmayan, tezcanlı, o iri görünüşünün ardında duygusal, ince hassas bir insandı. Bir gün bir bakarsınız eline kamış almış -Aka bey neylerini kendi yapar imiş- bir gün bakarsınız ayakkabı yapıyor, bir gün de resim yapıyor. Ayakkabı yaptığını söylemişken burada belirtmiş olayım . Aka bey yaptığı bir ayakkabıyı Neyzen Niyazı Sayın'a hediye ettiği söylenir. Caz topluluklarına da katılmıştır. Burada Okay Temiz ile yaptıkları 'Zikir' albümünden söz etmez isek olmaz. Yetmişli yıllara damgasını  vuran bu albümde Okay Temiz, Aka Gündüz Kutbay ile birlikte  Oriental Wind de vardı. Oriental Wind'te basta Onno Tunç, gitarda Tuna Otenel ve saksafonda Doudou Gouirand yer alıyordu.

       

                          “Bir Film: Meetings With 

                                 Remarkable Men”

   Aka Bey, 1979 yılında Peter Brook yapımı Meetings With Remarkable Men filmi için Afganistan’a gider. Uzun bir süre filmin  tam içine sinmesi  ve iyi nitelikte bir iş olması için Aka Bey büyük bir azim ve çalışma aşkıyla ile Afganistan’da kalmıştır. Filmden Aka Bey’in neyiyle adeta bir olduğu ve müthiş bir izleme, dinleme keyfi veren o sahneyi aşağıdaki videodan izleyebilirsiniz. 




                    "Neyzen Aka Gündüz Kutbay"

       Aka bey. tam 41 yıl önce bugün , İstanbul Radyosu'nda kayıt yapmaya gitmiş iken, kayıt öncesinde, neyinden nevâ perdesi ile son kez üfler ve neyi ile bir bütün olduğu, nice talebeler yetiştirip onları musiki dünyasına kazandırdığı bu dünyaya veda etti. Henüz çok gençken neyiyle adını duyurmuştur ve birçok musikişinas onu ‘üstad” olarak görür. Rahmet ile anıyoruz.



-Kâni Karaca ile birlikte yaptıkları bir kayıt

Aka Gündüz Kutbay ve Kâni Karaca’dan Makam Tarifi
Cinuçen Tanrıkorur’un onun deyimiyle çok sevdiği  ‘Aka’sının’ vedasının ardından bestelediği eser

Aka Gündüz Kutbay-Okay Temiz: Zikir

Sabâ- Ferahfezâ Taksim-Rast Taksim-Neyzen Aka Gündüz Kutbay




Kaynakça
-Aka Gündüz’ün Metinlerinde Anlatıcı-Muhatap İlişkisi, Barış Berhem Acar (Yüksek Lisans Tezi)
-Aka Gündüz Kutbay’ın Ney Taksimlerinib Çözümlenmesi, Furkan Göçen (Yüksek Lisans Tezi)
-Aka Gündüz Kutbay- Cüneyt Kosal ve Ardaşları https://youtu.be/6jWAwM1Ul5A
-Neyzen Aka Gündüz

















 


 

 

  

                                                              

 

  


Yorumlar

numan yüksel dedi ki…
Aka Gündüz'ün meşhur, neyle olan sinema kesiti fotoğrafını bir Yeşilçam filminden sanırdım hep. Film sahnesi başka dünyadan koparılmış gibi. Emeğinize sağlık

Bu blogdaki popüler yayınlar

Dolma Kalem İle Yazılar-1

Cinuçen Tanrıkorur