Carpe Diem-Memento Mori
Merhabalar!

İnsan okudukça gelişir ve değişir lafına son zamanlarda oldukça inanır oldum , çünkü sanatla taşınmam da 'okumam' sayesinde oldu. Sanat her zaman ulaşacağımız mesafede ya da hayatımızın rutinine karışabilmiş durumda değil, henüz. O yüzden ona ulaşabilmek için her zaman gittiğimiz yoldan değil de , alışılmadık yolda yürümek gerekiyor . Dikenli yollardan geçmek , bazen uçurum kenarında yürümek zaruri oluyor. Keşke böyle olmasa , keşke sanat hep yaşamımızın içinde olsa;; onun gözünden bakabilsek olaylara ne kadar da güzel olur , hem kendimiz hem de dünya için. Günümüz şartlarını hemencecik değiştiremeyeceğimize göre "dönen çarkla beraber dönmek" gerek sanırım. Anı yaşamak ve ölümü de hatırlamak gerekli , bunun en iyi yolu -bence- sanattan geçiyor.
Sanat bana kendimi bulmada eşlik ediyor ve bu durumdan çok mutluyum. Çünkü olaylara, kişilere farklı pencerelerden bakabiliyorum. Gözle görülmeyen ama gönül gözüyle görülmesi gereken şeyleri fark etmemde en büyük destekçim.
Blogumun ilk yazısında bundan bahsetmek istedim , ne kadar profesyonel olduğuyla alakalı en ufak fikrim yok. Acemiliği üstümden atana kadar bu gerginlik sürecek sanırım. Sonraki yazılarımda ufak ufak sanatla ilgili yazılar yazmaya -tabiki sıkıcı olmayacak türden- gayret edeceğim. Ne kadar bahsedersek sanattan o kadar yankı uyandırır hayatlarımızda, belki biz de o yankı sayesinde gereksiz sesleri duymaktan da kurtulmuş oluruz hani :)

Carpe Diem - Memento Mori , anı yaşa ve ölümü hatırla. Oldukça hoşuma giden ve gerçekten okuyunca insanın içinde bir şeyler uyandıran iki söz. Peki neden bu sözlerle başladım yazıma , hemen açıklıyorum.
İnsan okudukça gelişir ve değişir lafına son zamanlarda oldukça inanır oldum , çünkü sanatla taşınmam da 'okumam' sayesinde oldu. Sanat her zaman ulaşacağımız mesafede ya da hayatımızın rutinine karışabilmiş durumda değil, henüz. O yüzden ona ulaşabilmek için her zaman gittiğimiz yoldan değil de , alışılmadık yolda yürümek gerekiyor . Dikenli yollardan geçmek , bazen uçurum kenarında yürümek zaruri oluyor. Keşke böyle olmasa , keşke sanat hep yaşamımızın içinde olsa;; onun gözünden bakabilsek olaylara ne kadar da güzel olur , hem kendimiz hem de dünya için. Günümüz şartlarını hemencecik değiştiremeyeceğimize göre "dönen çarkla beraber dönmek" gerek sanırım. Anı yaşamak ve ölümü de hatırlamak gerekli , bunun en iyi yolu -bence- sanattan geçiyor.
Sanat bana kendimi bulmada eşlik ediyor ve bu durumdan çok mutluyum. Çünkü olaylara, kişilere farklı pencerelerden bakabiliyorum. Gözle görülmeyen ama gönül gözüyle görülmesi gereken şeyleri fark etmemde en büyük destekçim.
Blogumun ilk yazısında bundan bahsetmek istedim , ne kadar profesyonel olduğuyla alakalı en ufak fikrim yok. Acemiliği üstümden atana kadar bu gerginlik sürecek sanırım. Sonraki yazılarımda ufak ufak sanatla ilgili yazılar yazmaya -tabiki sıkıcı olmayacak türden- gayret edeceğim. Ne kadar bahsedersek sanattan o kadar yankı uyandırır hayatlarımızda, belki biz de o yankı sayesinde gereksiz sesleri duymaktan da kurtulmuş oluruz hani :)
Kendinize iyi bakın , görüşmek üzere !
Yorumlar